Ölüm karşısında insan çaresizdir. Bunun tek sebebi vardır aslında bu deneyimi bir gün kendisinin de yaşayacağı bilincidir. ‘Tesellinin ortaya çıkması için ‘ihtimal’ mutlak surette gereklidir. Yani daha doğru bir ifadeyle ihtimal dahilinde ise teselli işe yarayabilir. Ancak ölüm mutlak sondur ve hiçbir teselli kabul etmez. Birisi bir yakınını kaybettiğinde, insanın ne yapacağını ne diyeceğini bilememesi kaçınılmazdır. Böyle durumlar için insanın elindeki tek seçenek susmaktır. Ölüm kelimelerle anlatılamayacak kadar zor bir o kadar da karmaşık bir olaydır. Kelimeler, yaşayanlar içindir. Hiçbir dil, ölümü açıklayamaz. Bu ne dilin ne de ölümün sorunudur. Bilinçli olmanın belki de en acınası tarafı budur. İnsan ölümü bilir ancak onu açıklayamaz. Tam da bu yüzden varoluşumuz da bir boşluk oluşur. İyi ki var oldum diyemeyiz çünkü biliriz ki mutlaka yok olacağız. Varoluş sıkıntısı, var olduğumuz için değil yok olacağımızı bildiğimizden oluşan bir sıkıntıdır. Ve korkarım ki dostlarım, bu sıkınt...
...
Binlerin adımı gri caddede
Oynaşırken köpekler
Zamandan ötelere savruldum.
Alacalı dumanın yerine
Rüzgâr uğuldarken bahçemde
Çoktan düşüp çürüdüm.
Göğün perdesini örtmüş binalara
Hilali kollayan yıldızlar yenildi.
Ayakta kalanlara çalınan boya,
Buğulu geceme renk katamaz.
Yaprak döken ağaçların sessizliği var
Kuşların şarkıları göçmüş uzaklara
Yağmur damlalarının ezgisi nerede?
Ayırmadığım yerinde gün ışıltısı var.
Yürek tıngırtısını dinleyen dünyanın
Can veren saklı vahasında
Kök salamamış kuru dalım
Bir damlaya heveslenecek tomurcuk,
Hangi hengâmenin bir ucunda?
Yorumlar
Yorum Gönder