Ölüm karşısında insan çaresizdir. Bunun tek sebebi vardır aslında bu deneyimi bir gün kendisinin de yaşayacağı bilincidir. ‘Tesellinin ortaya çıkması için ‘ihtimal’ mutlak surette gereklidir. Yani daha doğru bir ifadeyle ihtimal dahilinde ise teselli işe yarayabilir. Ancak ölüm mutlak sondur ve hiçbir teselli kabul etmez. Birisi bir yakınını kaybettiğinde, insanın ne yapacağını ne diyeceğini bilememesi kaçınılmazdır. Böyle durumlar için insanın elindeki tek seçenek susmaktır. Ölüm kelimelerle anlatılamayacak kadar zor bir o kadar da karmaşık bir olaydır. Kelimeler, yaşayanlar içindir. Hiçbir dil, ölümü açıklayamaz. Bu ne dilin ne de ölümün sorunudur. Bilinçli olmanın belki de en acınası tarafı budur. İnsan ölümü bilir ancak onu açıklayamaz. Tam da bu yüzden varoluşumuz da bir boşluk oluşur. İyi ki var oldum diyemeyiz çünkü biliriz ki mutlaka yok olacağız. Varoluş sıkıntısı, var olduğumuz için değil yok olacağımızı bildiğimizden oluşan bir sıkıntıdır. Ve korkarım ki dostlarım, bu sıkınt...
...
Bir güneş beklemiyorum
Buz tutmuş memleketimi ısıtmaya.
Ateşimi sırtladım kamburuma
Taşıdığım iki parça odunla.
Göz aldığınca soğuğu görmeye
Can aldığınca sıcağı hissetmeye
Heybemde az biraz umutsuzluk
Kulağımda bitmez kutlu ezgi
Sırra kadem basmış bilginin nasihati
Yol alıyorum umarsızca.
Yüzünü erdemiyle örtmüş efendinin
Gül kokulu kırbacı iniyor ardı sıra
Kapkara cehaletin can suyu verdiği
Uçsuz bucaksız dikenli otlar
Başına buyruk gök gürültüleri önümde.
Derin kesiklerin sardığı ayaklarım
Geri dönmeye pek niyetsiz
Özümden mirasım kan revan izler
Kararmış bedenlerde uçuşan
Pervane leş sinekleri.
Arıyorum çaresizce
Memleketimin kuru soğuk çöllerinde
Yakacağım o devasa ateşi
Yamaçlardan akan rüzgarlar harlayacak
Bu sefer değil İbrahim’e.
Gürüldeyen ırmaklardan su için kana kana
Gözyaşlarımın, terimin tadını alasınız.
Şifa olur mu muallak
Cehaletin kuruttuğu boğazlara
Kafaları saran bu susuzluğa.
Yorumlar
Yorum Gönder